hchaberajansi- Habercilikte Yeni Bir Soluk
HV
27 NİSAN Cumartesi 15:34

KURULTAY

Kamil Özkan
Kamil Özkan
Giriş Tarihi : 06-11-2023 21:34

4-5 Kasım 2023 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Partisi 38. Kurultayı yapıldı.

 

5 Kasım 2023 sabahı Cumhuriyet Halk Partililer ve Türkiye yepyeni bir güne uyandı.

 

Cumhuriyet Halk Partisi delegeleri sokağın sesine kulak verdi ve değişimi kendisinden başlattı.

 

Kasetle geldin diyenlere delege “Biz getirdik, getirdiğimiz gibi de götürdük.” yanıtını vererek önemli bir devrim yaptı.

 

Adaylara verilen imzalara bakıldığında; herkes Kemal Kılıçdaroğlu 'nun kazanmasını beklerken, ilk turda 682, ikinci turta 812 oy alan Özgür Özel Cumhuriyet Halk Patisinin 8. Genel Başkanı oldu.

 

Cumhuriyet Halk Partisi kurultay delegeleri 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan 28. Dönem Milletvekilliği seçimlerinin yenilgisinin faturasını Kemal Kılıçdaroğlu ’na kesti.

 

İlk tur sonrası adaylıktan çekilme tartışılmış ancak uygulamaya konmamıştır. Buna rağmen kurultay delegeleri doğru olan bu düşünceyi zımnen algılamış ve uygulamışlardır.

 

Bu kurultay 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimler için aranan taze kana çare olabilecek mi ? Hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

 

2022 ‘de yapılması gereken bu kurultayın ertelenmesi partiyi kamu oyu önünde telafisi mümkün olmayan sıkıntılara soktuğu çok açık.

 

Yerel seçimlere az bir süre kala yapılan bu kurultay ‘ın tıpkı erteleme gibi bir bedeli olacaktır.

 

Şimdi bir de tüzük kurultayı yapılacak. Peki parti, hangi arada yerel seçime hazırlanacak ? Tüzük kurultayı ‘nın araya sıkıştırılmasının neden olacağı olumsuzluklar tartışılıp yerel seçimlerden sonraya bırakılmasının düşünülmesi gerekmektedir.

 

Yapılan kan değişiminin olumlu sonuçlarını alabilmek için ivedi olarak ince eleyip sık dokumak gerekiyor.

 

Genel Başkanlığa seçilen Özgür Özel “1366 delegemizin tamamının bana oy vermiş kabul ediyor, hepsine teşekkür ediyorum. Bu zafer bir adayın, bir ekibin değil, tüm Cumhuriyet Halk Partililerindir” dedi. Elbette bu açıklama partililer açısından çok önemli ve anlamlıdır.

 

Genel Başkanı delegeler seçer. Lider olabilmek için ise kendini halka kabul ettirmek gerekiyor. Partililerin hiç birini dışlamadan kucaklamak lider olabilmenin koşullarından birisidir.

 

Lider olabilmek için iyi bir ekibe de ihtiyaç vardır. Kurultay ‘dan sonra en yetkili parti organı Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri seçimi de yapıldı.

 

Tanıdığımız çok önemli isimler Parti meclisine girdiler.

 

Sakarya ‘dan da Eski İl Başkanı Ecevit Keleş; hem Özgür Özel ‘in hem de Oğuz Kaan Salıcı ‘nın hazırladığı anahtar listelere tüm maharetini kullanarak girmiş ve her iki grubun desteği ile parti meclisine girebilmeyi başarmıştır.

 

Sakarya Milletvekilliği yapmış Engin Özkoç ve milletvekili Ayça Taşkent; önceki genel başkan Kılıçdaroğlu ‘nun ekibinde Sakarya ‘ya hizmet etmeye çalıştılar.

 

Her iki ismi de kapı arkalarında sürekli eleştirerek politika yapan ve sonunda Parti Meclisine giren Ecevit Keleş bakalım yeni dönemde nasıl çalışacak, neler yapacak ?

 

Üzerine aldığı sorumluluğu yanıp tutuştuğu Milletvekili 1. Sıra adaylığını elde edebilmek için nasıl kullanacak ?

 

Bekleyip göreceğiz…

 

FIKRA

 

Gelecek konuklarını nasıl ağırlayacağını kara kara düşünen Bektaşi’nin gözü, Yahudi olan komşusunun keçilerine takılmış.

Keçilerden birini çaktırmadan alıp kesmiş.

Durumu fark eden Yahudi; "Kadıya gitsem, Kadı da Bektaşi’de Müslüman, ben Yahudi’yim. Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi’nin nesi var ki, hakkımı alabileyim ?

Biz artık Allah’ın huzurunda hesaplaşırız...” düşüncesi ile şikayetçi olmamış.

Gel zaman git zaman her ikisi de rahmetli olmuş.

Yahudi, ahirette Bektaşi’den davacı olmuş.

Mahkeme kurulmuş ve Bektaşi’ye sormuşlar:

-Sen Yahudi komşundan habersiz keçisini kesmişsin


-Kesmedim, demiş Bektaşi.


-Ben gözlerimle gördüm demiş, Yahudi.


Bektaşi “Bir mahkemede bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.” diye itiraz etmiş.


-Haklısın ama, günahların arasında keçiyi kestiğinde yazılı, demişler.


Bektaşi bu kez, “Mahkeme hakimi aynı zamanda şahitlik yapamaz.” diye itiraz etmiş.
-Gene haklısın; o zaman getirin keçiyi ona soralım... demişler.


Bektaşi son bir çaba ile çözüm yolu önermiş:


-Ne ? Keçi burada mı ? Verin keçiyi o zaman bu Yahudi'ye... Bitsin bu dava demiş.

Demiş ama bunu demekle kurtulabilir mi ilahi adaletten ?