Çetin açıklamasında şu ifaledere yer verdi:
Bir yanda kendi seçmenini bile ayrıştıran, mağdur eden ama hep haklı, hep muhalefeti suçlayan, hep daha fazlasını isteyen ve en önemlisi ihtiyaç anında vatandaşına el uzatmak yerine tehditler savuran, azarlayan, en ufak bir eleştiride türlü bedel ödeten bir Erdoğan. Diğer yanda sistemli şekilde düşmanlaştırılan ama buna rağmen kendisini hedef alanlara bağışlayıcı olan, her kesime el uzatan, birleştiren, kucaklayan Kılıçdaroğlu var. Bir yanda tarihi gerçekleri çarpıtan geçmişi, geleneği tek tipleştirdiği toplum tarifiyle dayatan bir Erdoğan, diğer yanda her kültürü, her yaşam tercihini kapsayan, eşitlik ve katılımcılık fikri sunan bir Kılıçdaroğlu var. Geçmişin acılarıyla vicdan ve hukukun önünde yüzleşerek helalleşmek için yola çıkan Kılıçdaroğlu ayrımcılıktan, hiddetten, şiddetten yılan, yorulan, huzur ve barış arayan her kesimi bir arada tutabilen tek aday olarak kazanacak adaydır.
Cumhuriyet Halk Partisi İçinde tüm fikirler, tüm sınıflar, tüm inançların temsili var. Yüzü hak, hukuk, adalet isteyen herkese dönük farklı sesleri, farklı tercihleri bir arada taşıyan bir parti.
'Herkes İçin CHP' söylemimizin temelinde kuruluşumuzdan bu yana sahip olduğumuz toplumcu yaklaşımımız, kimsesizlerin kimsesi olma emelimiz yatmaktadır.
CHP ortaya koyduğu tavır ile Bugünün konjonktürü içinde oluşan toplumsal koşullara, ihtiyaca ve ülke gerçeklerine bağlı olarak yan yana gelemeyen fikirler ve partilere eşit mesafesi ile kuruluşun ve kurtuluşun partisi olmanın sorumluluğu ile davranmış çok farklı yapıları birleştirici gücünü ve samimiyetini uygulama koymuştur.
Kılıçdaroğlu saraylarda korumalarla değil mütevazı yaşamıyla, ilkeleriyle, namuslu kamu geçmişiyle, şeffaf ve birleştiren siyasi tutumuyla toplumun her kesiminin Cumhurbaşkanlığı için desteğini ve oyunu alacak.
Her yeni başlangıç için en önce ve en kuvvetle umut, inanç ve kararlılık gereklidir ve bütün bunlar hiçbir dönem bu kadar kuvvetli olarak ortaya konmamıştır.
İktidar yaşanan büyük felakete rağmen kutuplaşmayı derinleştirmeye, farklı düşünene, itiraz edene küfürle cevap vermeye, azarlamaya, deftere yazmaya, tehdit etmeye ısrarla devam ediyor. Hem de yaşanan büyük felaketin 85 milyonu etkilemiş olduğu gerçeğine rağmen bu böyle! Bu gerçek karşısında yan yana gelmek, değişim istemek, laik ve demokratik bir Türkiye’yi hayal etmek düne kadar daha da önemli bir hal almışken, duygulara boş vermeden gerçekler karşısında rasyonel aklı öne çıkarmak artık bir zorunluluk.
2019’daki yerel seçimde büyükşehir belediye başkanları seçiminde de gördüğümüz gibi istendiğinde “asgari müştereklerde” çok farklı siyasi eğilimlerin sandıkta bir araya gelerek değişimi gerçekleştirdiğini tanıklık ettik!
.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı Türkiye’de yeni bir siyasal iklim isteyenler, laikliği, demokrasiyi, kamuculuğu isteyenler için bir şanstır!
Kılıçdaroğlu kutuplaşma yerine diyaloğu, kavga yerine uzlaşmayı sağlar, Türkiye’yi normalleştirir! Çünkü değişim olmadan Türkiye normalleşmez!
Kılıçdaroğlu sosyal demokratlardan sosyalistlere, muhafazakarlardan milliyetçilere kadar birçok farklı çevrelerden oy alacak ve 14 Mayıs akşamı Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olarak ipi göğüsleyecek ve değişim 15 Mayıs’ta başlayacak!
Admin
